16 Ekim 2008 Perşembe

Yine Başladık...

İşte yine başladık. Çoğu zaman dilime dolanan şarkıyla geçerdi günlerim. Üstelik öyle birkaç gün de değil. Belki de ay boyunca dilimde ve aklımda olurdu şarkı. Şimdi yeniden başladık.
Sabahları kalktığımda aynı şarkıyı mırıldanarak yapıyorum işlerimi. Ta ki gece yatana kadar. Bazen tutamayıp kendimi bağır çağır aynı şarkıyı söylüyorum yine. Rahatsız edici olabiliyor bazen. Ama öyle bir hal içine bürünüyor ki insan notalarda, herşeyden soyutlanabiliyor.
Neyse, başladık işte yine. Hayırlısı....

8 Ekim 2008 Çarşamba

Ağlayamadım...

İçim zehirle doldu, kusamadım. Tek tek geçerken boğazımdan haplar, ve buz gibi su üşütürken içimi, midem bulanıyor yokluğundan. Banyonun beyaz taşlarında görürken yansımamı, solgun yüzüm ağırlık yüklerken omuzlarıma, ben herşeyi bastırmak zorunda kaldım yine.
Göz kapaklarım ağırlaştı, bitkinlıkle attım kendimi yatağıma, uyuyamadım. Daracık geldi yatağım. Kuş tüyü yastıklarım battı yüzüme.....

*****************

yazamadım....

Kapı

Ne kadar da kolay çekip kapıyı çıkmak. Hep bunu düşünmüşümdür. Yüzleşmenin ağır geldiği zamanlar insanların bir kapının arkasına sığınmasını. Bu kadar kolay mı diye sormak isterim hep, başaramam. Yalnızlığa terk edilirim sıkıntılı anlarımda. Ve en büyük sıkıntı yalnız katlanılmak zorunda olandır.
Kendimi duvarlar arkasına gizlediğim olur çoğu zaman. Görmek, duymak, konuşmak istemem. Ama kör, sağır, dilsiz olamam. Hele açılan kapıyı hiç yüze çarpamam.
Sıkıntı büyük, ağlayasım var. Omzum nerde diye soramıyorum. Bir kapının ardına saklandı belki de. Duvarları yıkacak kadar güçlüyken, elim kolum bağlı oturuyorum.