7 Nisan 2009 Salı

Yapma...

Ne yapacağını bilemeyen, örselenmiş bir çocuk gibi koşarken sana hor görme beni. İncinmiş kalbimi bırakırken ellerine sessiz oldum. Kimse görmesin, kimse duymasın istedim. Senin taşıdığını bilmesinler bu küçük bedene ağır geleni. Sen de bilme. Bilme ki incitme, kırma, kaybetme. Bilme ki hiçbir zaman eskimesin, solmasın.
Sana susarken kelimelerimi sorgulama. Suçlama ki, hiçbir engel olmasın seninle aramızda. Yalnızca sessizce, karşılıklı oturmanın keyfine varalım yeniden. Yıllar önce unutmuş olsak da yeniden hatırlayalım.
Sana geldiğimde bana hoşgeldin deme. Deme ki yeni gelmiş bir misafir gibi eşiğinde durmayayım kalbinin. Hep yanındaymış, hep seninleymiş, berabermişiz gibi duralım yanyana. Hayata karşı bütün gardımızı alalım birlikteyken.
Bana duvarlar örme. Örme ki çırılçıplak kalalım birbirimizin yanında. Tüm kaygılardan sıyrılmış, arınmış, sadece biz olan iki çocuk gibi sarılabilelim. Öyle bakalım birbirimize, sahte değil gerçek gülüşlerle. Bir kez daha ışıldasın gözlerimiz gözlerimize değince.

0 yorum: