14 Ağustos 2008 Perşembe

Kayıp

Kayboldum....
Bu şehir benim bıraktığım gibi değil artık. Sokakları yol göstermiyor. Sanki daha karanlık eskisinden. Sanki daha karışık kafası. Bensizlik yaramamış sanki.
Nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum yine. Her zamanki gibi dudaklarımda aynı şeyler var yine. Aynı kelimeler dökülüyor ister istemez. Düşünceler ise benden bağımsız. Kendi özgürlüklerini ilan edip bedenimde, ne isterse onu yaptırıyorlar. Dur dedim çok zaman, dinlemedi. Şimdi ise oluruna bırakıyorum herşeyi.
Bildiğim bir şehrin, bildiğim bir sokağında kayboldum. Karanlık çöktü birden üzerimize. Durdum, kıpırdayamıyorum. Çok korkuyorum ama söyleyemiyorum. Utanmasam küçük bir çocuk gibi ağlayacağım. Nerede bıraktın beni bilmiyorum ama orayı bulup kıpırdamadan bekleyeceğim. Neden ağlıyorsun çocuk diye yanıma gelen olmayacak biliyorum. Eteğine tutunarak birinin yürümeyeli çok oldu. Bu yüzden de kayboluyorum. Büyüdüm ben artık, onun için ağlamıyorum. Ama çocuğum hala ve çok korkuyorum.
Kayboldum...
Başım dik burada duruyorum. Sesimi çıkarmadan bağırıyorum sana gel al beni burdan diye. İlk gördüğünde sarıl yine. Ben hiç birşey söylemeyeyim ama sen anla. Yine de birşey söyleme. Her zaman yaptığın gibi sarıl bana ve al korkumu benden. Güvende olduğumu bileyim yeniden. Yolumu göster bir ışık gibi. Bir pusula gibi çiz hayatımı.
Kayboldum...
Gel gir içime. Beynime, ruhuma hükmet. Heyecanla atan kalbimi durdur. Nefesimi kes.
Gel kaybolacaksak de beraber kaybolalım yeniden....

0 yorum: