8 Ağustos 2009 Cumartesi

Ateş ve Su





Bıkıyorum kendimden bazen. Uzaklaşmak istiyorum. Sıkılıyorum kendimden. Bütün huysuzluklarımdan, huzursuzluklarımdan olabildiğince kaçmak. Aynaya bile bakmak istemiyorum bazen. Gördüğüm yüze tahammülüm olmuyor. Nerede bıktım bu kadar, nerede bıraktım gülen yüzümü hatırlamıyorum.

Bu yüzden sık sık dönüp sana soruyorum. "Bana nasıl dayanıyorsun?" Aldığım cevap hep aynı. Bana tahammül değil mutluluktan bahsediyorsun. Bense söylediklerimi duyduğum, kendimi gördüğüm an durdurulamaz bir koşma isteği duyuyorum.

Her zaman olmuyor bu, biliyorum. Kendi kendime eğlendiğim zamanlar da oldu. Ama şu sıra hiç çekemiyorum kendimi. Ne başkasının yanındaki halimi seviyorum, ne yalnız kalmayı. İşte bu kadar memnuniyetsiz sürdürüyorum hayatımı.

İçimde bir yangın büyüyor bazen. Nerden çıktı, kim çıkardı belli değil. Kalbimi kundaklıyorlar. Ölü sayısı; 1.

Sonra birden uçsuz bucaksız bir su içindeyim. Deniz olamaz bu, okyanus diyorum. Bu huzur ancak ondan olmalı. Bu ses ancak ondan bu kadar güzel duyulmalı. Sonsuz suyun içinde hareketsiz yatıyorum.

Birden alev alıyor bir bina. Özenle yapıldığı çok belli. Kim yaktı, neden yaptı belli değil. Sonra birden su boyumu aşıp doluyor içime. Ben su içinde boğulurken bir bina yanıyor içimde.

Ve sonra öğreniyorum...

Bazen hiçbir su bir ateşi söndürmeye yetmiyor...

0 yorum: