14 Ağustos 2009 Cuma

İhanet...

Vurup kapıyı çıkmak geliyor içimden. Bir bilinmeze doğru yol almak. Nereye gittiğimi bilmeden, görüğüm yerleri tanımadan, insanlara selam vermeden, sadece gitmek.

Herkesinki gibi bir gitme isteği işte. Ama daha cesur, korkmadan. Daha önce yapmış olmanın verdiği güvenle. Bırakıp ardımda herşeyi, herkesi, koca bir şehri, sadece gitmek. Sıfıra çok yaklaşıp donmadan ayağa kalkmak. Yeni bir hayat kurmak.

Sanki bu sefer hiç taş olmayacakmış yolumda gibi, hiç tökezlemeyecek, hiç düşmeyecekmişim gibi, bu sefer fazla gelmeyecekmişim hayatlara ve hayata gibi, sadece çekip kapıyı gitmek. Öyle ki uzanan yollarda evimi, vatanımı, kendimi unutup, sadece gitmek. Her zaman zor olanı yapmak yani yine. Sevdiğim herşeyi kendime ihanet eder gibi terk etmek.

En çok kendimi aldattım hayatta. En çok kendimi terk ettim. En çok belki de kendime fazla geldim. Belki de bu yüzden en çok kendime arsızlığım, şımarıklığım. Hiç utanmadan birşeyler beklemem, istemem. Yine en çok kendime kızıp, kendimi terk etmem.

Bir hayalle bastım kendimi dün yatakta. Ahlaksızça sarılmış, çırılçıplak, sarmaş dolaş sevişiyorlardı. Bana bakıp utanmadan güldürler. O kadar keyifliydiler ki. Önce hayali kovdum odadan, evden, hatta bu ülkeden. Sonra kendimi vurdum en zayıf noktamdan en güçlü silahımla. İşte aslında bu kadar acizsin dedim yerdeki cesete bakarken. Bu kadar acizsin. Korkusuzluğun cahilliğinden. Ve artık bir ölüsün. Şimdi hiçbir hayal sarılamaz sana. Artık asla az önceki gibi mutlu olamayacaksın. Hatta leşin öyle kokacak ki hiçbir şey yaklaşamayacak sana.

Ölümün kapatamadığı gözlerime bakarken söylüyor bunları ve bir yandan da gülüyordum. Bir an tereddüt etmeden, gözümü bile kırpmadan vurmuştum bana ihanet ederek bir hayalin kollarına atılan kendimi. Zerre pişmanlık duymuyordum. Hiç üzüntü yoktu içimde. Hatta huzurlu bile sayılabilirdim.

Sonra yine aynı isteği duydum. Kapatıp kapıyı ardımdan kimseyi tanımadığım bir yere gitmek istedim. Katil olduğumu bilmeyen insanlar görmek. Onların bana sevgi dolu bakışlarını görmek. Asla cesetimle karşılaşmayacak insanlara merhaba demek ya da aldırmadan yanlarından geçmek.

Kendimi ahlaksız bir halde buluyorum işte yine. Nereden geldiğini bilmediğim bir hayalle bir olmuşum. O kadar kenetlenmişiz ki birbirimize ayıramıyorlar. Öyle tutkulu sevişiyoruz ki durduramıyorlar. Ve son gördüğüm şey kalbime doğrultulmuş bir namlu...

3 yorum:

stuven dedi ki...

müthiş bir yazıydı bir solukta okudum...

stuven dedi ki...

ahh şu gitme istekleri...
müthiş bir yazıydı bir solukta okudum.

acemiyazar dedi ki...

teşekkür ederim : )