28 Nisan 2008 Pazartesi

Gökkuşağım Nerede?

Az önce yağmur düştü pencereme ve ben sesinden anladım geldiğini.

Çocukken yağmur kovalardık. En sevdiğim şey son zerreme kadar ıslanmak ve açan güneşle kurumaktı. Öylece durup gökkuşağını beklerdik sonra. Acaba bu sefer nerede ortaya çıkacak diye heyecanlanır, ilk gören olmak isterdik.

Ne zamandır görünmüyor gökkuşağı ortalarda ve ben artık kaçıyorum yağmurdan. Belki de bu yüzden küstü bana, bilmiyorum. Ama sanırım ne zamandır çocuk olmuyorum ben.

Öylece oturup evimde kahvemi yudumlarken büyüdüm diye düşünüyorum, kahvenin yasak olduğu yaşlar aklıma geldiğimde. Biz büyük ve kirlendi dünya diyordu bir şarkıda. Hayır çok yanılıyorsunuz. Dünya kirlendi diye büyüdük biz. Ve kirlendikçe daha bir derinlere saklanıyor çocukluğumuz.

İlk hayal kırıklığımızı yaşadığımız zamanı hatırladığımızda dönüp bu kadarcıkmıymış demek ne kadar tuhaf. Oysa o zamanlar ne kadar büyüktü.

Bir zamanlar içimdeki sen ne kadar büyüktün. Yağmur muydun kovaladığım yoksa heyecanla aradığım gökkuşağım mıydın bilmiyorum. Ama çok büyüktün. Hayal kırıklıklarım küçüktü. Kirlendi dünya top oynadığım çamurlardan daha çok. Ben bir yerde büyüdüm sonra. Ve hayal kırıklıklarım hep küçüldü alışılmış bir şey olduğundan.

Sen nerde bıraktın beni hatırlamıyorum. Ne kadar derinlere saklandım sensizlikte. Ve elimde haritamla kendi hayatımın yolunu bulmaya çalışıyorum bir yağmur kaçağı olarak kavurucu güneşte...

0 yorum: